5 Ağustos 2013 Pazartesi

'Yıldızlar dökülür sonsuza içimizden

Fakültede son sınıf olmadan önceki yazdı, annem & babam ve kız kardeşim toplayıp bavulları tutmuştuk Ayvalık'ın yolunu. 15 gün sakinlik armağanı için: 7 saat 22 dakikalık yolculuğun sonunda Ayışığı Pansiyonuna yerleşmiştik. Her yaz gibi deniz saçlarımızı tuza bular, güneş tenimizi yakar, ayaklarımız kumsala iz bırakır ve evimize döneriz hesabındaydık. İlk günler hesaba uyduk. Sabahları plaja indik, akşam ailece rakı-balık yaptık. Ama bu hesap sende şaştı. 

Bir öğle vakti bizimkiler plaja indi, ben sokakları keşfe çıktım. Sonra yorgunluk kahvesi içmek için taş kahveye girdim. Aylak Adam bana eşlik ediyordu satır aralarında.

Sonrası,
'-Yıldızları izleyelim mi'
'-Gündüz vakti mi'
'-Hayır, her gece, uyumadan önce'

Sonrası, 3 gün sonra.

Sonrası, 
'-Akşam balık yiyelim mi'
'-7'de'
'-Nihat'ın yerinde'

Sonrası, Semoş'un yeşil kapılı beyaz taş evinde kahvaltı.

Sonrası diyorum ya hesap şaştı. Tatilin bitmesine 7 gün kalmış, aklım, yüreğim, ruhum sana tutulmuş. İstanbul bizi bekler. Cunda'nın sokakları bizi saklasaydı ya. Zaman dursaydı ya. Gemileri ateş olmadan, duman olmadan yaksaydık ya. Tek değilim ki, annem & babam '-birine aşık oldum, dönmek istemiyorum' desem ne der. Hesap şaştı ama dönmek mecburiyetten. 

7 gün su gibi geçmişti. Güneş doğarken plaja iniyor, akşam üzeri Semoş'a kahveye gidiyorduk, Semoş bize rahmetli deden Ahmet Bey'le nasıl tanıştıklarını, evliliklerini, sizin doğumlarınızı, Cunda'ya yerleşmesini hatırladıkça anlatırdı. Sen sıkılırdın, bense dinlerken mutlu olurdum. 

Sonrası, İstanbul.

Sonrası fakültede ders çıkışı buluşmalarımız, Kadıköy'e yürümelerimiz, vapurda sustuğumuz anlar, her kıvrımını öğrendiğim düşüncelerin, her duyguma karşılık gelen ifadelerin. 

Sonrası 2 yıl. 

Sonrası yine bir öğle vakti çay içerken konuşulanlar, sonrası hep şüphe, sonrası yok.

Cunda'da son gecemiz, kumsala uzanmışken doğrusu yıldızları izlerken bana söylediklerini hatırlıyorum bazı bazı. Şöyle demiştin:

'-Yıldızlar sensiz böyle parlar mıydı bilmiyorum. Yan yanalığımızı seviyorum. Yarın İstanbul'a gidiceksin. Ayrı kalacağımızı düşünüyorsan yanılıyorsun. Ben de dönüyorum. Beraber yıldızları izlemeye İstanbul'da devam edeceğiz. İnan bu hep böyle olacak. Her şehirde ve her şekilde.'

'-Dans edelim mi?' diye sormuştum sana gözlerim yıldız yıldız. Minnet duyuyordum geceye. Geyikli gece misali. Ayaklarımızdaki sandaletleri çıkarmıştık. Müthiş bir ciddiyetle kumları savururken dolanışlarımız, gözlerimizi birbirimizden ayıramıyorduk. Sessiz bir müzik eşlik ediyordu bize, dalgalar kıyıya vururken uzakta kalanların anlaşılmaz sesleri birleşiyordu, umursadığımız tek şey sessiz müziğimizdi. Yavaşladık. Yaklaştık. Öpüştük. Sarıldık. Ve fısıldadım.

'-Sen hep böyle kal. Sıcak ve Telaşlı. Ben seni hep severim.'

İlk yazımız ve Cunda'da son gecemiz. Sevdiğini söyleyen ilk kişi ben olmuştum. Öyle ya sır değildi bu, zafer hiç değildi. Sade bir sevgi, söylenmeye değerdi. Ve ben seni sevmiştim, 7 günde. Senin beni sevdiğini söylediğin geceyi başka sefer anlatırım. Son olarak söylenmeye değer bir şey kaldıysa bilmeni isterim; yan yanayken geceler daha güzeldi.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder