15 Şubat 2013 Cuma

'Beklemek bir tepenin mutluluğunu, bir acının yakıp geçmesini beklemek...

<Dar bir sokaktan geçiyorduk, sen simit almıştın ikimize, vapura yetişmemiz lazım geliyordu, Eminönü'nden Çemberlitaş'a geçmeye niyetliydik, koşa yürüye gidiyorduk, elimi tutuyordun, sana koşulsuz katılıyordum.
Fark ettim.
Evet sana koşulsuz katılıyordum.
Yoluna koşulsuz vardım.
Ben Temmuz'dan beri, Cunda'dan beri, geçen 8 aydan beri aşkına vardım.
Peki sen sevgilim hangi hayatın koşuluna kaldın?>

Vapurda iki yabancı olduğumuz zamanlar, aramıza iki çay bardağı girdiği anlar, sessizce martılara simit attığımız yolculuklar...
Ne muhteşem bir ihtimalin içinde olduğumuz dalgınlığımıza gelmişti.
Hayatında yalnızca bir defa, şanslıysan iki defa başına gelebilecek milyonda bir olan bir hissin karşılığını aynı milyonda bir rastlanan hisle tamamlamak...
Demiştim en başında, biz sevmeyi becerememiştik.

Henüz derine inemiyorum, sana o kapıyı çekip çıktığım gün ne zamandır aklımdaydı henüz anlatamıyorum.
Çukurlarda kalmış yaşanmışlıklar, bunlara dair kırgınlıklar, aşkın doğurduğu mutluluklar, yaşamak kadar doğal dokunuşlar.
Sona, o sondan 2 yıl sonra sana rastladığım o sokak köşesine gelene kadar milyonda bir ihtimalimin hangi hezeyanlarla küllendiğini bil istiyorum. 
Birini o yere koymak zormuş.
Birini o yerde bir gün bulamama ihtimali daha zormuş.
Birini o yerde bir gün gelecek diye beklemek en zoruymuş.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder